29 Mart 2023 Çarşamba

Bitget’ten Türkiye’ye Özel Süper Hediyeler

Bitget’ten Türkiye’ye Özel Süper Hediyeler

Dünyanın lider kripto borsası Bitget, Türkiye kullanıcıları için Ramazan’a özel kampanyasını duyurdu. Hem yeni, hem de eski kullanıcılara yönelik olan bu kampanya ile Bitget, kullanıcılarına 75 bin dolar değerinde ödül havuzu, 1 adet Macbook Pro ve bir adet iPhone 14 hediye edecek.

 

Ramazan Hep Birlikte Paylaştıkça Güzel

Bitget Türk kullanıcılarınu mutlu etmeye devam ediyor. Bitget’in geleneksellmiş Ramazan Hep Birlikte Paylaştıkça Güzel kampanyası bu sene de büyük hediyelerle tekrar ediyor.

Bitget’in Türkiye kullanıcıları için Ramazan’a özel kampanyasında hem yeni, hem de eski kullanıcılar büyük ödülleri kazanabiliyor. İşte ödül detayları.

 

75.000$ Değerinde Mega Ödül Havuzu

Kampanya sayfasından kampanyaya katılarak görevleri yerine getiren kullanıcılar toplam 75 bin dolar değerindeki ödül havuzundan pay kazanma şansı elde edecekler.

Macbook Pro

Şanslı Kullanıcı Ödülü şartlarını tamamlayan şanslı Bitget kullanıcısı Macbook Pro kazanacak.

iPhone 14

Şanslı Kullanıcı Ödülü şartlarını tamamlayan şanslı Bitget kullanıcısı Macbook Pro kazanacak.

23 Mart’ta başlayan kampanyaya, 6 Nisan 2023’te sona erecek.

Kampanyata katılmak için buraya tıklayın.

Bitget’in Türkiye’deki tüm listeleme ve kampanyalarından haberdar olmak için Bitget Türkiye Topluluğuna buraya tıklayarak katılabilirsiniz.

 

Bitget Hakkında

2018 yılında kurulan Bitget, temel özellikleri olarak yenilikçi ürünler ve sosyal işlem hizmetleri ile dünyanın lider ilk beş kripto para borsası arasındadır ve şu anda dünya çapında 100’den fazla ülkede 8 milyondan fazla kullanıcıya hizmet vermektedir.

Borsa, kullanıcılara tek noktadan ve güvenli işlem çözümleri sağlamayı taahhüt ediyor ve Arjantinli efsanevi futbolcu Lionel Messi, İtalyan lider futbol takımı Juventus, PGL Major’ın resmi espor kripto partneri ve lider espor organizasyonu Team Spirit dahil olmak üzere güvenilir partnerle işbirlikleri yaparak kripto kullanımını artırmayı hedefliyor.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

29 Eylül 2020 Salı

Neden Ambalajlı Süt?

 

Çocukluğumda en sevdiğim şeylerden biri de  ben okuldan geldikten sonra yemeğimi yerken kapının çalması, sütçünün gelmesi ve annemin tencerelere doldurttuğu sütü kaynatmasıydı.  Niye derseniz, mis gibi tazecik sütü kaynadıktan sonra ılıtıp lıkır lıkır içmeyi çok severdim. Her ne kadar kaymağını ayırsam da o kaymak sonra birikir, kahvaltıda balla kavuşur, ekmeğime konardı. 

 

Sonra aradan yıllar geçti. Ben büyüdüm. Haliyle biraz azalttım süt içmeyi. Ama yine de hiç vazgeçmedim süt sevgimden. 

Eskisi gibi sütçü gelmiyor kapıya ama her yerde açıkta satılan süt görmeye başladım.  Neredeyse her köşe başında açık süt bidonları var. Her ne kadar kaynamış sütü bardağa koyup ılıttıktan sonra içmeyi özlesem de açıkçası ben açık süt almıyorum. Çünkü güvenemiyorum. Sizde de öyle mi? 

Açık sütlerin nereden geldiğini tam bilmiyorum. Bunca virüs, bakteri, mikrop ortalıkta dolaşırken ben bu sütleri güvenip alamıyorum. Bu konuda biraz araştırma da yaptım. Açık süt hakkında öğrendiklerim bu konudaki şüphelerimi haklı çıkardı. 

 

Öncelikle en şaşırdığım nokta şuydu; açık süt aldığımızda evde kaynatırken besin değerinde ve vitaminlerinde ciddi kayba neden oluyoruz. Zaten çocuklar ve yaşlılar sütü özellikle besin değeri için tüketiyor. Onu  da neden kaybedelim ki?  Ayrıca ambalajlı UHT ve pastörize sütler kontrollü bir şekilde ısıl işlemden geçtiği için besin değerini korurken, insan sağlığına zararlı mikrop ve bakterilerden arındırılıyor. Ama açık sütler denetlenmediği için bu sağlık riski hep var. Çok ürkütücü!

 

Bir de “ısıl işlem” kulağıma biraz garip gelmişti ki onu da araştırdım. Isıl işlem dediğimiz şey zaten tüm dünyada insan sağlığına zarar verme potansiyeli yüksek mikroorganizmaların sütten uzaklaştırılması amacıyla uygulanan bir teknolojik yöntem. Bu yöntem esnasında sütlere katkı maddesi de eklenmiyor. Ayrıca Isıl İşlem Görmüş İçme Sütleri Tebliği diye bir tebliğ var ve sütler bu tebliğe uygun olarak ısıl işlemden geçiriliyor. Tabii bir de işin teknolojik boyutu var. Isıl işlem olarak kullanılan pastörizasyon ve UHT teknolojileri, tüm dünyada kullanılan, sağlık otoriteleri tarafından da kabul edilmiş en ileri teknolojiler. Teknolojiye güvenmenin ve kendi faydamıza kullanmanın güzel bir örneği yani süt meselesi.

Ben bu nedenlerle ambalajlı sütleri tercih ediyorum anlayacağınız. Zaten açık süte en başında soru işaretiyle yaklaşırken, şimdi bu araştırmalarımla tamamen uzaklaştım, ambalajlı pastörize ve UHT sütlere güvendim. Eğer hala soru işaretleriniz varsa lütfen konuyu burada bırakmayın ve siz de biraz araştırın. 

Bir boomads advertorial içeriğidir.

26 Haziran 2019 Çarşamba

SİYAH DANTEL



Bugün her zamanki sadeliğimizden vazgeçerek biraz abarttık ama haklı sebeplerimiz var. Bugün karne günü. Kibele'nin dokuz ay boyunca giymeye zorlandığı ( ki bence çocuklar okulda serbest giyinmeli , rahat bir eşofman ile teneffüsler de özgürce koşabilmeli ) formanın sıkıcı ruh halinden sonra biraz süs püse izin verebilirim diye düşündüm ve Monster High vampirlerinin dantel elbisesinin üzerine yine benzer materyallerden bir taç tasarladım. Taçtan artan danteller de anında yarım bir çift eldivene dönüştü. Kibele'de artık siyahlar içerisinde bir Monster kızı. Bu arada karnemiz yine harika !



27 Aralık 2018 Perşembe

ÇİLEK ŞAPKA


Yerli malı haftası için karton yada mukavvadan şapka tasarlayıp takın demiş öğretmenimiz. Kibele'nin 'Çilek Kız' karakterine olan sevgisini bildiğimden ilk aklıma gelen çilek tasarlamak oldu ve hemen tasarım aşamasına geçtik anne-kız. Evde her renkten keçemiz vardı. Biraz keçe , biraz kurdele , biraz da tül ve silikon tabancası yeterli oldu bize. Kibele bayıldı. Okuldan eve geldiğinde durmadan anlatıyordu , ''Anne biliyomusun en büyük şapka benimdi'' , ''Anne biliyomusun herkez şapkama baktı'' , ''Anne......

22 Aralık 2016 Perşembe

YENİYIL

Çocukken her yeniyıl yaklaştığında içim kıpır kıpır olurdu. Sanki yeni yıl bana yepyeni şeyler sunacakmış gibi hisseder heyecanlanırdım. En çokta simli yılbaşı kartpostallarını severdim. Yazım düzgün olduğu için herhalde o kartpostalları yazma görevi ailede hep bana düşerdi. Artık heyecanlar köreldi , zaten kartpostal devride kapandı. Ülkemde ve dünyada ki son gelişmeler değil bir kutlama yapmak , üzüntüden ağlama noktasına getiriyor hergün beni ama Kibele'ye bakıyorum aynı çocukken benim olduğum gibi heyecanlı. Yılbaşı süsleri gördüğünde kendini kaybediyor. Kafasında bir sürü proje yeniyıla dair ve ben onun bu güzel hisleri doyasıya yaşamasını ve yüzünün hep gülmesini istiyorum. Keşke bütün çocukların güldüğü bir dünya ütopya olmasa artık.

12 Aralık 2016 Pazartesi

KÜÇÜKSU KASRI

Mavi gözlü kadının yani İstanbul'un her köşesi ayrı güzel. Anadolu Hisarında , sınavlar arasında , buz tutmuş ellerimizi sıcak ve demli bir çay bardağıyla buluşturmak için , her boşlukta kaçtığımız büyülü köşe , Küçüksu Kasrı çay bahçesi. Maksat en az sıcak bir çay kadar bu gözalıcı mimariyi seyretmekte olabilir mi acaba ?
Kibele vizelerde annesine yani bana eşlik etti , üniversite ortamını öyle sevdi ki , o büyüdüğünde en az iki tane okuyacakmış.İstemek başarmanın yarısı olduğuna göre şimdiden bir üniversite garanti.

29 Kasım 2016 Salı

SERGİ


Bugün konuştuk kızımla , ''sergilerde sıkılıyor musun?'' , ''park mı , sergi mi?'' gibi vicdanımı rahatsız eden soruları bir bir yönelttim. Bu soruların sebebi , güzel bir çocuk sergisi davetiyesi almış olmamdı tabii. Bazen parklardan daha çok sergi geziyor olmamızdan sıkılıyor mu acaba diye endişeleniyorum.
Kibele'nin cevapları beni mutlu etti , artık gönül rahatlığıyla onu yaşıtı olan çocukların hazırlamış olduğu bir resim sergisine keyifle gidebiliriz.
Hava epey soğuk. Yün bere ve yün paltodan yardım bekliyoruz. İçi tüylü botlarda iş başında. Haydi sergiye!

18 Ekim 2016 Salı

ROMANTİK

Şehrin gürültüsünden bu haftaki kaçış noktamız Heybeliada. Öyle bir yer ki Heybeliada hemen yerleşmek ve bir ömür kalmak istiyorsunuz. Adalarda saçınıza çiçek takmak gibi çok tatlı bir gelenek var. Artık bunu öğrendiğimizden hazırlıklı gittik ve çiçek halkamızı romantik bir kombinle tamamladık. 
Foroğraflar Heybeliada'daki İsmet İnönü müzesinin girişinden.

13 Ekim 2016 Perşembe

TASARIM

Uzun süredir , sıkılmayacağım ve sevebileceğim bir sehpa arayışındaydım , nihayet arayışım sona erdi. Yeni sehpam ile aşk yaşıyoruz.
Sehpamı iki adet mühimmat sandığı kullanarak oluşturdum. Otuz küsür yıllık mühimmat sandıklarını Dudullu'da bir paletçiden buldum , genelde hurda palet satıyorlar , ben temizini bulabilmek için bir kaç kere gitmek zorunda kaldım. Mühimmat sandıklarını önce vernikleyerek ömürlerini artırdım. Sekiz adet yirmi santimlik ayak ile de tamamladım. İçini de kitaplık olarak kullanıyoruz. Eşi benzeri olmayan tasarım sehpamın son hali bu.

6 Ekim 2016 Perşembe

BÜYÜKADA

Büyükada ile ilk görüşte aşk yaşadık. İstanbul'un gürültüsünden , avm'lerinden , trafiğinden kurtulabileceğiniz ender kaçış noktalarından , cennet gibi bir yer Büyükada. Hafta sonlarını iple çekiyoruz bir an önce oraya kavuşabilmek için.
Bu fotoğraflar Aya Yorgi'ye giden ormanlık yoldan. Kibele'nin binmek için ısrar edip , binemeyince sohbetle yetindiği at kardeşte güzel pozlar verdi.

30 Eylül 2016 Cuma

JEAN ETEK


Ben esmer tenlilere koyu renkleri çok yakıştırmışımdır hep , Kibele'ye de her zaman uygularım bu formülü. Üst giyimde koyu renkleri tercih ederken , tayt , pantolon ve etek seçerken elim hep açık renklere gider. Ve jean etekde vazgeçilmezimiz tabii ki en az yüzde üç likra :)

26 Eylül 2016 Pazartesi

SPORTİF

Parka gitmek için hazırız. Güneşten korunduk. Esnek ayakkabıları ayağımıza geçirdik. Şort giydiğimizde kaydırağa yapışan bacaklarımızı hatırlayarak uzun ve likralı pantolunumuzu da giydik. Ee daha ne bekliyoruz. Haydi parka !

22 Eylül 2016 Perşembe

PUANTİYE

Altı tülle hacimlendirilmiş bu elbiseyi beni geçmişe götürdüğü için çok seviyorum. Çocukken benimde vardı benzeri. 
Bilmem farkettiniz mi ama hala hiç pembe kombin yayınlamadık. Pembesiz bir kız çocuğu da olabiliyormuş demek.

20 Eylül 2016 Salı

SERGİ

'Kibele Demirbaş' Kişisel Resim Sergisi


Kibele ilk resim sergisini Tuzla Belediyesi Sanat Galerisinde sevgili küratörümüz Hülya Hanımın desteği ile açtı , henüz dörtbuçuk yaşındaydı o zaman. Çok utanmış ama çokta eğlenmişti. Hiç unutamadı o günleri. Bu ikinci sergisi. Bu kez mekan Osman Hamdi Bey Evi ve Müzesi. Altı yıla , iki sergi , fena sayılmaz değil mi?

Bu sergiler gelişiminde aktif rol oynadı diyebilirim. Çok sosyal bir çocuk oldu. Sergilere hazırlık sürecinde çok eğlendi , sanatçı kaprisi bile yaptı. Böylelikle benim sergilerimde kendini dışlanmış hissetmedi. Tek kötü tarafı , gelen sanatseverleri benden çalıp kendi köşesine götürmesi. Buna da katlanacağız artık.


17 Eylül 2016 Cumartesi

BAYRAM


Kibele ile bayramlar çok daha zevkli. Unuttuğum ne çok duygu varmış. Sil baştan hatırlamak güzel.
Bu bayram biz favori markamız Barbie'yi tercih ettik. Fotoğraflarda belli olmasa da elbisemiz açık limon sarısı ve beyaz. Aklımızdaki , sade incili tokaları hiç bir yerde bulamayınca bunları ben yaptım.
'Bu yaşta topuklu ayakkabı da nerden çıktı' demeyin. Anladım ki ; neyi yadırgıyorsanız onunla sınanıyorsunuz. Bu da hayatın şifrelerinden biri sanırım.
Herkesin bayramını sevgiyle kutluyoruz.


11 Eylül 2016 Pazar

ELSA

Karlar Kraliçesi bizim için bir yaşam stili :)
Öyle ki pastamızdaki Elsa'nın kankisine dikkat ederseniz göreceksiniz. Elsa ile kanki olunca her şeyimize dahil olması kaçınılmaz.

9 Eylül 2016 Cuma

BARBIE

Küçük bir kız olup ta Barbie sevmeyen var mı ? Ben tanımadım. Barbie ve Monster High yüzünden BOYNER en uğrak noktalarımızdan.

KUŞTÜYÜ

Bugün kıyafetlerimize göre toka değil , tokamıza göre kıyafet seçimi yaptık ve sonuç hayli renkli oldu.

29 Şubat 2012 Çarşamba

KİBELE

Dört yıl önce , 2012’nin Şubat ayında açmıştım blogumu. Bu dört yıl içinde 400'den fazla post yayınladım , çok özel blogger arkadaşlarımla tanıştım , her lansmandan yeni bilgilerle döndüm , kısacası blogumun bana hep olumlu , güzel katkıları oldu.
Blogumu açarken hiç isim düşünmemiştim , tabii ki hayatımı daha anlamlı kılan kızımın , Kibele'nin ismi olmalıydı. Bir gün gelip benden ona geçecekti , bunu biliyordum. Ve artık blogumu gerçek sahibine yani Kibele'ye bırakmanın zamanı geldi. Henüz okuma yazma bilmediği için klavye şimdilik bende olacak.
Hayatımı anlamlı kılan bir güzel şey daha var ki , oda resim. Resim çalışmalarım , sergilerim tüm hızıyla devam edecek elbette. Bu gelişmeleri buradan takip edebilirsiniz. İkinci aşkım 'resim' atölyeden sergilere kendi serüvenini yaşarken , büyük aşkım Kibele'de KYBELE blogda sizlerle olacak.
'Benim için' çok cesur bir hareket yaparak tüm postlarımı siliyorum ve Kibele ile yeniden küllerimizden doğuyoruz.